DENEMELERYAZILAR

Şuayb Nebi ve Günümüzdeki Medyen Halkı

‘’Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik): “Ey kavmim, dedi, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi: Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin, düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; eğer inanan (insan)lar iseniz, böylesi sizin için daha iyidir!” (Araf, 85)

Bozgunculuğun, adaletsizliğin, ölçünün tartının doğru yapılmadığı, ticaretin ahlaksızca yapıldığı bir toplum yapısına sahip olan Medyen halkının ıslahı için Rabbimiz Şuayb Nebiyi elçi olarak gönderilmiştir.

Her nebi mutlaka bizim için güzel örneklerle donatılmıştır.

Kuranda onlarca nebinin mücadelesi bize örnek verilmiştir.

Resuller arasında ayrım yapmamamızı emreden Rabbimiz, bütün elçilerin hayatındaki erdemli davranışları bize anlatarak imanlı bir kişinin yol haritasını çizmektedir. Çünkü Kur’an bütün Elçilerin/nebilerin buluşma noktasıdır.

Azgın bir topluma gönderilen Şuayb nebi elçilik görevini yerine getirmek için toplumunun ileri gelenlerinin karşısına çıkarak uyarıda bulunmuştur. Ve onlarla tartışmıştır.

‘’Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolun eğriliğini arayarak öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki bozguncuların sonu nasıl olmuştur.’’

‘’Eğer içinizden bir grup benimle gönderilene inanır, bir grup da inanmazsa, Allah aramızda hükmedinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.’’

‘’Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: “Ey Şu’ayb! Ya mutlaka seni ve seninle beraber inananları kentimizden çıkarırız, ya da dinimize dönersiniz!” Dedi ki; “İstemesek de mi (bizi yurdumuzdan çıkaracak veya dinimizden döndüreceksiniz?)”

‘’(Andolsun ki), Allah bizi ondan (kâfirlikten) kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek, Allah’a karşı iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah’ın dilemesi hali müstesna geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah’a dayanırız. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.’’

‘’Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: “Eğer Şu’ayb’a uyarsanız o takdirde siz mutlaka ziyana uğrarsınız.” (Araf, 86-90.Ayetler)

Kur’an’da geçen ve üç beş ayetle anlatılan bu kıssayı okur geçeriz. Sanki bir hikaye gibi. Acaba Kur’an’da geçen kıssalar eskilerin hikayeleri mi yoksa bize verilen dersler mi? Kur’an’ı okurken (mealini de dahil olmak üzere) hatim mantığı ile okursak elbette o Kur’an bize bir fayda vermez. Kıssaların hayatımızdaki karşılığını bulmamız, dünya hayatının ıslahı ve ahiretimiz için fayda sağlayacaktır.

Helak olan Medyen halkını binlerce yıl önceden aramayalım, medyen halkının içinde yaşadığımızı aslında herbirimizin medyen halkının bir ferdi olduğunu görebilmemiz kıssanın hikmetini açığa çıkaracaktır.

Kul hakkı denen suç ve günah aslında Medyen halkının karakteristik özelliği idi.

Çalıştırdığı işçinin hakkını tam vermeyen patron,
Mesaisinden çalan işçi; memur,
Fahiş fiyatla mal satan esnaf,
Kalitesiz malı, kaliteli diye iddia eden üretici, satıcı,
Yabancı müşterisini birkaç km fazla uzaktan götürüp alacağı ücreti çoğaltan taksici,
Bayat çayı taze diye satan çaycı,
Verdiği sözde durmayanlar,
Meyvenin iyisini ön tarafa çürüğünü arkaya koyan pazarcı,
Bayat balığı taze diye satan balıkçı,
İflas etmiş esnafın malını çok ucuza almaya çalışan fırsatçı,
Vakit namazına gelmeyip cemaatten birine namaz kıldırtan cami imamı,
Ücret almadığı için cenazeyi söylene söylene yıkayan hoca,
Dersini erken bitirip öğrencilerle goygoy yapan öğretmen,
Halka hizmetni aksatan kamu görevlileri,
Daha binlerce sayabileceğimiz haksız kazanç yolları, ölçü ve tartıda adaletsiz davranışın ve kul hakkı denen suçun örnekleridir.

Emperyalist ve kapitalist zihniyetin kendi çıkarları uğuruna dünyayı fesada vermesi ve insan hayatını çıkarları uğuruna değersiz görenler bozguncu değilde nedir?

Medyen kıssası bize şunu gösteriyor ki şuan içinde yaşadığımız dünya helakı çoktan haketmiş bir toplumdur. Kur’an kıssalarının bize anlattığı en önemli ders bunca adaletsizliğin arasında safımızı Allah’ın elçilerinin yanında almamızıdır. Çünkü Medyen halkının bozguncularının ileri gelenleri Şuayb nebiyi tehdit ederken, bu davetinin arkasındaki hakikati de biliyorlardı.

“Ey Şuayb!” dediler, “Atalarımızn taptıklarını, ya da mallarımız üzerinde keyfimizce tasarrufta bulunmayı terk etmemizi, senin salat’ın mı emretmektedir? Oysa ki (bizce) sen oldukça uyumlu ve akıllı bir adamsın!” (Hud 87)

Evet Şuayb Nebinin mücadelesinin arkasındaki güç imanı ve inancıydı.
Sonunda Rabbin emri geldi ve olan oldu.

‘’Derken o (müthiş) sarsıntı onları yakalayıverdi, yurtlarında diz üstü çökekaldılar.’’ (Araf, 91)

Ya helak olmuş yaşayan ölülerden oluruz, ya da vahy ile nebilere dost oluruz.

Allah’ın selamı ŞUAYB Nebi ve bütün nebilerin üzerine olsun.
Her şeyin doğrusunu bilen Allah’tır.

Erkan ERDOĞAN

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

Erkan Erdoğan

Erkan Erdoğan, Araştırma - İnceleme, İslam kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Rivayetten Vahye kitabının yazarıdır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu