YAZILAR

Hz.Peygamberin Örnekliğinin Doğru Anlaşılması

Hz.Peygamber bir müslümana hayatının her alanında örnektir. Ahzab Suresi 21.ayette de konuyla alakalı “Andolsun Allah Rasulünde sizler için güzel bir örnek vardır” buyrulmaktadır. Bu ayet, Hz.Peygamberin biz insanlar için örnek alınması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Ayrıca da peygamberin bizler gibi bir beşer olmasının en önemli sebebi de yine onun örnek alınacak bir şahsiyet olmasından kaynaklanır. Bu örneklik de yalnızca dini alanla sınırlı değil, hayatın bütün alanlarıyla ilgilidir. Eş ve çocuklarımıza karşı olan tavırlarımız, insanlara karşı olan tutumlarımız, ticaret hayatımız, devlet yönetimimiz vs gibi bütün alanlarda canlı rol model olarak Hz.Peygamber karşımızda durmaktadır.

Ancak bu örneklik tatbik edildiği gibi süreç içerisinde yanlış anlaşıldığı, birbiriyle karıştırıldığı, aşırıya kaçırıldığı da olmuştur. Hadise malumunuzdur, 3 sahabe kendi arasında konuşurlar. Onlardan birisi bütün günü ibadetle geçireceğinden, biri bütün gün oruç tutacağından, diğeri ise hiç evlenmeyeceğinden söz eder. Allah Rasulü ise bunları duyup karşı çıkar ve “Ben içinizde Allahtan en çok korkanınızım. Ancak buna rağmen bazen ibadet ediyorum, bazen etmiyorum. Bazen oruç tutuyorum, bazen tutmuyorum. Kadınlarla da evleniyorum” diyerek kendisini örneklikte aşırıya gidilmesini tasvip etmemiş ve buna karşı çıkmıştır.

Zaman içerisinde yanlış anlaşılan bu örneklik boyutu, yanlış da aktarılarak konuyla alakalı ciddi problemler doğurmuştur. Hz.Peygamber’in şahsi yemek zevki olarak kabak yemeğini sevmesinin risalet göreviyle bir ilgisi yoktur. Ancak mesele öyle yanlış anlaşılmış ve aşırıya kaçırılmıştır ki, külliyyatımızda kabağı sevmeyenin haram işlediğinden tutun, tekfir edilip katlinin gerektiğine kadar beyanların bulunduğu yazılır. Oysa ki kabak yemeğini sevmesinin Peygamberin dini alandaki örnekliğiyle alakası yoktur. Tekfiri veya helal-haram hükmü verilmesini gerektirecek değildir. Kabak yemeğini sevmesi Hz.Peygamberin sadece yemek zevkiyle ilgilidir. Böylesi ufak bir hata maalesef çok büyük sonuçlara yol açabilmektedir.

Yine Mekke’nin fetih günü ufak çatışmalar dışında savaş olmamış, şehir içindeki birkaç kişi dışında hiçbir kimseye dokunulmamıştır. O birkaç kişinin ise gördükleri yerde öldürülmeleri emredilmiştir. Bu kimselerin içinde azılı kafirler bulunduğu gibi müslüman olduktan sonra irtidat edip dinden dönen kimseler de bulunmaktadır. Ancak Mekke Fethinde kimseye değil de yalnızca o birkaç kişiye dokunulmasının bazı sebepleri vardır. Bahsi geçen bu birkaç kişi ya müslümanlara saldırıp onları şehid etmiş, ya işkence yapmış, ağır ve gayri ahlaki politikalar başlatmış, ya da müslümanlar aleyhinde birtakım iftira ve karalama kampanyaları düzenlemişlerdi. İşte örnekliğin yanlış anlaşılmasının bir tezahürü olarak Peygamberin önerdiği katl cezası, zamanla dini bir potaya sokulmuş ve dinden dönen kimseler için adeta yürürlüğe konmuştur. Bu öyle bir hal almıştır ki dinden dönen öldürülmelidir hükmü çok cesurca verilmiştir. Fakat irtidat eden kimselerden hareketle katl cezasının dini sahaya çekilmesi sakıncalıdır çünkü verilen cezalar dini arenadan ziyade siyasi arenayla alakalıdır. Yani kısaca Hz.Peygamberin işlenmiş suçlara karşı vermiş olduğu siyasi bir ceza vardır, dönemin anayasası hükmündedir ve bunu devlet adamı kimliğiyle siyasi alanda uygulamaktadır. Bu siyasi/stratejik emri, dini bağlamda değerlendirip dinden dönenin öldürülmesi gerekir fetvası vermek tarih boyunca çok trajedik sonuçlara sebep olmuştur. Peygamberin örnekliğinin doğru kritik edilememesi çok vahim problemler ortaya çıkarmaktadır.

Bu anlayış sağlık alanında diş temizliğini önemseyen Peygamberin sadece misvakını kutsallaştırır. Toplumsal alanda kültürel giyim kuşamını kutsallaştırır. Peygamberin bindiği deveyi otomobile, kuşandığı kılıcı tüfeklere çeviremez ve asıl örnek alınacak mesajları maalesef hep ıskalar durur.

Yazıda verilen örnekler daha da çoğaltılabilir. Ancak şu bilinmelidir ki bize her alanda örnek olan Hz.Peygamberin bu örnekliği doğru analiz edilmeli, toplumsal alandaki davranışları dini bir kimliğe büründürülmemelidir. Hz.Peygamberin siyasi/hukuki arenada verdiği bir ceza; cezanın mahiyeti, cezanın önemi, cezanın caydırıcılığı gibi birçok alanda fikir edinmemizi sağlayabilir. Ama bu dini alana müdahil edilirse o zaman kabak yemeği sevmediği için insanları tekfir eden bir kitleyle karşı karşıya kalırız. Sevgi ve merhamet Peygamberine karşı her an tekfiri ve düşmanlığı körükleyebilecek bu tutum da bizzat onun şahsına ve getirdiği mesaja yapılan en büyük yanlış olur. 


Not : Hz.Peygamber, Mekkenin fetih günü verdiği cezaların çoğunu affetmiştir.


Müslüm Zunluoğlu

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu