YAZILAR

GERİLİM DOLU RUHLAR/NESİLLER

Anne Babalar farkında olmadan gerilim dolu nesiller inşa ediyor. Sürekli uyarı ve ikazlar ile ruhlar geriliyor. İçte boşluklar bırakılıyor. Ruh gerildiği için boşluklar yok olmuş gibi duruyor. Ancak anne babanın evinden çıkan ve bir anlamda özgür olan birey, üzerindeki gerilimi gidermek için kendini gevşemeye alıyor ve geçmişte giderilmemiş boşlukları doldurma durumuna düşüyor. Oysa üretim çağında (icat, fikir, sanat, şiir vs) olan gereken birey geçmişin boşluklarını doldurmaya çalışıyor. Bu boşluklar hem maddi hem de manevi. Anne baba sözüm ona terbiye etme mantığı ile mahrumiyetlerle aslında ruhu gerdiğinin ve boşluklar meydana getirdiğinin farkında değildi. ** Nedir o boşluklar? Yetersiz uyku Yetersiz gezi Yetersiz saygı Yetersiz sevgi Yetersiz miktarda verilen harçlık (bu babanın elinde olmayabilir ancak o da manevi olarak doldurulabilir) Yetersiz çevre ilişkisi Yetersiz danışma, fikir sorma (çocuktan) ** İşte bu yetersizlerle birlikte sürekli bağırma, çağırma, azarlama, tenkid, küçük görme türünden olumsuz davranışlar da olunca çocuk 30 yaşına geldiğinde (daha doğrusu ekonomik bağımsızlığa kavuşunca) evli olsun olmasın bu boşlukları giderme peşine düşer ilk olarak. Ama dolar mı peki? Hayır! 30 yaşının da kendi giderilmesi gereken boşlukları var. En önemlisi üretme isteği. (Maddi manevi her türlü üretim). Bu boşluğu giderecek yerde çocukluk dönemi boşluklarını çaktırmadan giderme durumuna düşüyor. Meydana çarpık bir kişilik geliyor. Örnek: Yetersiz danışma, fikir sorma söz konusu olduğu zaman bireyin fikir üretme ve sözünün dinlendiğini hissetme ihtiyacı giderilmez ve bir boşluk oluşur. Genç bireye danışan anne baba farz edelim onun fikrini uygulamaya koydu. Uygulama sonrası görüldü ki gencin ürettiği fikir isabetli değilmiş. Anne baba bu durumda eğer onu azarlayıp “salak herif seni dinledik bak ne oldu?” derse artık o gençte bırakın boşluk oluşmasını kişilik müthiş bir darbe almış olur. Onun iyileşmesi çok zaman alır. Bunun gencin ürettiği fikrin isabetsiz olduğu gence hissettirilse veya bırakılsa kendisi hissetse buradan alınacak sonuç çok daha sağlıklı olur. İki önemli sonuç ortaya çıkar. Biri yakın diğeri uzak. Yakın sonuç şu: O genç bir daha kendisine danışıldığı zaman fikrini mutlak doğru görmeyecek, ihtimal payını bırakacak ve ayrıca fikir üreteceği zaman üzerinde iyice düşünerek fikir üretecek. Uzak sonuç ise şu: 30 yaşına gelen o genç artık fikir üretme-uygulama ve sonucu okuma konusunda terbiye edilmiş olacak. Ne başkasının fikrini küçümseyecek ne de kendi fikrini mutlak görecek. Ne başkasının fikrine kendini muhtaç hissedecek ne de kendini mutlak fikir üreten görecek. İhtimal dairesini hep gözetecek. Peki bu daha başka ne doğuracak biliyor musunuz? Farkında olmadan da olsa TEVAZU sahibi olacak. İşte bu şekilde anlıyoruz ki gerilimli ruhlar aslında topluma ya gerilim katıyor ya da durağanlık.. Sürekli gerilen bireyler ya katil olur ya da canavar… aşağı doğru iner bu özellik.. Gerilimi giderilmiş ruhlar ise ya gevşek ve durağan olur. O da imkan elde ettiği için böyle olmuştur. Ekonomik özgürlüğe kavuşup aileden kopan bireyler genelde böyle olur. Oysa üretim çağında olan genç, zamanını gerilimin gevşemeye dönmesi sonucu oluşan geçmişin boşluklarını giderme ile tüketmiş olacak.. Yukarıda anne babanın gerilim yüklediği bireyden bahsettik. Anne babanın kişilikte yetersiz bıraktığı temel maddi ve manevi ihtiyaçlar (özellikle manevi) neticesinde gencin kişiliğinde meydana gelen gerilim ve oluşan boşluklardan dolayı o genç hayatın sorumluluğunu taşıyacak olgunluğa ulaşamıyor. En ağır işlere göğüs gerebilse de en zor şartlarda yaşamış olsa da hayatın sorumluluğunu taşımanın olgunluğu başka bir şey. Hayatın sorumluluğu aklın ve yüreğin terbiye edilmesi ile taşınır. Anne babanın bu hatalı gerilim oluşturma tavrından dolayı bu defa 30 yaşına gelen genç toplum tarafından gerilim sürecine giriyor. Zaten toplum dediğim de kendi anne babası dışındaki anne babalar ve onların etkisinde büyümüş diğer nesiller. (Olumlu örnek yoo değil ama rengini topluma yansıtacak kadar baskın değil ve az). Toplum 30 yaşına gelmiş genci isteyerek veya istemeyerek gerecek. Toplumsal kazanımları üzerinden o bireyi sorgulayacak. En kötülerinden biri de evli değilse evlenmemiş olmasını evli ise de çocuğu var mı yok mu durumunu çocuğu varsa hayırlı mı hayırsız mı üzerinden sürekli negatif bir gerilim süreci yaşatacak. Erkek ise ekonomik durumu. Ekonomi ise iyi ise manevi durumu üzerinde sürekli gerilim oluşturulacak. İşte bu şekilde gerilim dolu bir toplumda 3. Sayfa haberleri eksik olmayacak. Birbirine pozitif yönelim göstermeyen bireyler birbirlerini gerdiklerinin farkında olmayacak. Sonradan patlayan maddi ve önemi bombalar bunun sonucu olacak. Birbirimizi germemek için aklımızı ve kalbimizi olgunlaştırmalıyız. Bunun en temel yolu halis niyetle ilahi mesajı iyice bellemek ve ardından ilahi mesajı bellemiş alimlerin ariflerin tecrübelerinden faydalanmaktır.
Topyekün bir okuma seferberliği aslında bu dediğim. Yazılı olanı değil. Kainat âyetlerini ve hadisat ayetlerini de okumak. Yani yaşananları. Tecrübeleri. Aklını ve kalbini olgunlaştırmayanlar hep mide ve uçkur düzeyinde yaşamaya mahkumdurlar. Cehennem dediğimiz şey de zaten böyle bir toplumda yaşamak değil mi?

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

Mustafa Tosun

Mustafa Tosun 1987, Adıyaman doğumlu. Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Bilgisayar Öğretmenliği Bölümü mezunu. Şanlıurfa'da öğretmen olarak görev yapıyor. Evli ve iki çocuk babası. İslami okumaları lise yıllarında başladı. Fizilal-i Kur'an Tefsirini ilk lise yıllarında okuyan yazar, Üniversite yıllarında ise okumalarına/yazmalarına aralıksız olarak devam etti ve Özgün İrade, Söz ve Adalet, Bilge Adamlar, Kur'ani Hayat, Haksöz Dergilerini takip etti. Hoca ayrımı yapmadan İslami okumalarına devam etmektedir. Kur'an Merkezli Sünnet paradigmasını, İslam Kardeşliğini ve Ümmet Bilincini önemseyen yazarımız, Mezhepçiliğe ve ırkçılığa da karşı duruşu ile mücadelesine devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu