YAZILAR

AYNA

AYNA

Ellerimizle yaşamımızı örerken ömür ipini büker, dolar, düğümler, ilmekler atar, zincirler kurar, bazen sökeriz ama sonunda o ipi bitirmeye adaklı bir örnek çıkarırız kendimize. Her gün aynaya bakarak, ipin bizde bıraktığı izleri seyrederiz.

Ayna, her sabah kendimizi selamladığımız o tuhaf nesne, gözlerimizin içine bakamadığı tek yer olan o yegâne cesedimizi, yüzümüzü görür ve resmini çizer onun, aslını vermez kendimizin. Gün boyu başka gözlere sergilediğimiz sergiye kendi bakışımızı da katar, yaşamışlığımız ve yaşanmışlığımıza dair başka gözlerin şahitliğinden bizi kurtarıp kendimize, kendimizin de şahit olmasını sağlar. Kendi bakışımız kadar acımasız ve şefkatli, kendi bakışımız kadar cesur ve korkak, en az kendimiz kadar aciz ve kuvvetli bir bakışla şahitlik ederiz kim’liğimize.

Fizik evrende kendimize dair bilgilere erişebildiğimiz hafızasız bir çıktıdır aynalar; sadece yüzeyimize bakar, derinimizi görmez, bakışlarımızı yorumlamaz, hiçbir görüntüyü kaydetmez, sadece o anı, o bakış anını resmeder ve çarçabuk siler. Metafizik evrende kendimize bakabileceğimiz yer ise kendi ölümümüzdür. Ölüm, tıpkı ayna gibi hafızasızdır, tüm yaşamı görmez, tüm ilmeklere bakmaz, eğilip bükülen ip umurunda değildir. Sadece o iple ördüğümüz yaşamımızın anlamına, desenimize bakar; tek bir çıktı verir ölüm, o da tüm yaşamımızın sonucu olan çıktıdır. Çoğu zaman “Daha yapacak çok işim var.” ile çıktı verir ölüm, bazen “Garip geldim, gerip gidiyorum.” der.

Modern hayata yapılan onca eleştirinin arasında, haklı olarak ölümü yadsıma da yer alır. Ölümü yadsımakla aslında hayatı yadsıdığımız gerçeğinin üstünü örten modern hayattan mezarlıkları kovmamız tesadüf değil. Caddelerde, iş yerlerinde, avmlerde, metrolarda bize ölümü hatırlatacak hiçbir şey yoktur. Her şey hayatı hatırlatır. Zaman mefhumu yoktur orada, gezer, dolaşır, acıkır, film izleriz ama zaman akmaz. Ölüm düşüncesi bizden fersah fersah uzaktır.

Aynaya bakıp görünüşümüze çeki düzen verdiğimiz gibi, ölmeden önce ölümün aynasına bakıp nefsimize çeki düzen vermek; aynaların varlığı kadar, aynalara duyduğumuz ihtiyaç kadar doğal ve yadsınamaz.

Hepimiz ölümü taşıyacak güçte yaratıldığımıza göre, geceye selam olsun, gündüzleri hızla akan o yataktaki su durulunca açılan ölümün aynasında, her ilmeği, her bükülmeyi seyrederek değiştirebiliriz örgümüzdeki deseni.

 

Gündüz Vassaf’ın dediği gibi: “Yaşamın anlamı gece duyumsanır ve sorgulanır. Kimse bunu öğle yemeği sırasında tartışmaz. Yaşam, gecenin konusudur.”

Mimhece

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

mimhece

Ses-Söz-Arpacık

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu