ANALİZARAŞTIRMADENEMELERKUR'ANYAZILAR

KUR’AN’DA KADER

KADER, farklı ekollerce değişik şekillerde ele alınan ve dolayısıyla farklı çözümler getirilen problemlerden birisidir.

Bu çözümlerin günümüz açısından ihtiyacımızı karşılayamadığını görmekteyiz.

O HALDE KADER BİZİM AÇIMIZDAN ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI GEREKEN ÖNEMLİ BİR PROBLEMDİR.

Biz bu problemi KUR’AN çerçevesinde çözüm getirmeye çalışacağız ki BU DAHA OBJEKTİF BİR ÇÖZÜM OLACAKTIR.

Çünkü bu yaklaşım, kişilerin ve ekollerin yöntem ve çözümlerinden mümkün olduğunca etkilenmemeyi gerektirir. Dolayısıyla KUR’AN çerçevesinde hem dil hem de konu bağlamına göre KADER KELİMESİNİN birbiriyle ilişkili olan temel ve yan anlamlarını tespit ederek bu probleme anlambilim açısından bakmış olacağız.

*

KADER’İN LÜGAT MANASI;

Kader, Kur’an ‘da birçok anlama gelen bir kelimedir. Kelime olarak, ÖLÇME, TAKTİR ETME, BİÇİME KOYMA ve ŞEKİLLENDİRME gibi mânâlara gelir. Arapçada KA.DE.RA, takdir etti, hisselere ayırdı ve herkese payını bölüştürdü mânâsına gelirken bir de aynı kelimenin, GÜÇ YETİRDİ, MUKTEDİR OLDU GİBİ gibi manaları vardır.

KADER’iN ANLAMLARI; Ayetleri gözden geçirdiğimizde kaderin temel anlamının güç yetirmek, taktir etmek olduğunu görüyoruz. Temel anlamı bu şekilde almamız gerekiyor. Zira böylece diğer anlamları bu anlama bağlı olarak açıklamak mümkün olmaktadır. Kaderin bu temel anlamıyla ilgili olarak Mülk suresi birinci ayeti örnek olarak verebiliriz:

”Mutlak hükümranlık elinde olan ALLAH, yüceler yücesidir ve O’nun her şeye gücü yeter ” MÜLK SURESİ 1. AYET

Ayette kader, güç yetirmek anlamındadır. Mülk ile güç yetirmek arasında bir ilgi vardır. Mülk elinde olanın her şeye gücü yeter. KUR’AN’da kaderin bu anlamda kullanılışı ile ilgili bir çok örnek vardır. Ancak biz bununla yetinmek istiyoruz.

Bu temel anlamından başka , kaderin güç yetirmeyle bağlantılı olan bir diğer anlamı ölçüdür. Hicr suresi 21. Ayet’tir

” Hiçbir şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle (bi kaderin) indiririz ” HİCR SURESİ 21. AYET

Ayette ALLAH’ın katında olanın bir ölçü ile indirildiği ifade edilmiştir.

Burada kader kelimesine güç yetirme anlamının verilmesi pek uygun düşmemektedir. Zira ALLAH’ın katında olanın bilinen (belli) bir güç yetirmeyle indirilmesi demek , o şeyin belli bir kanun ve nizam dahilinde indirilmesi anlamına gelecektir. Bu ise o şeyin belli bir ölçüye göre indirildiğini ifade eder.

Kaderin bir diğer manasını Talak suresi 7. Ayette bulmaktayız:

” Varlıklı olan kimse, nafakayı varlığına göre versin; rızkı ancak kendisine yetecek kadar verilmiş olan kimse, ALLAH’ın kendisine verdiği ölçüde ( kudire) versin; ALLAH kimseye, verdiği rızkı aşan bir yük yüklemez. ALLAH, güçlükten sonra kolaylık verir ”

TALAK SURESİ 7. AYET

Ayette kader rızkın DARALTILMASI ANLAMINDA KULLANILMAKTADIR. Zira rızkın bir kimse için güç yetirilmesi , rızkın o kimseye belli bir ölçü ile verildiğini, belli bir ölçüye göre verilmesi de ölçüsüz, bol bir şekilde verilmediği yani rızkın o kimse için daraltıldığı anlamına gelmektedir. Ayrıca ayette İfadesinden önceki kısmın , kaderin anlamının bir kimsenin rızkının daraltılması şeklinde anlaşılmasında rolü vardır. Çünkü her iki ifade birbiriyle ters anlamlıdır. Birinci kısımda imkanı geniş olma (zengin olma) durumu sözkonusu olduğuna göre ikinci kısımda rızkın daraltılması anlamı ifade edilmiş olmaktadır.

Kaderin bir diğer anlamını Enam suresi 96. Ayette görmek mümkündür:

” O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı(husbânen). Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir) ” ENAM SURESİ 96. AYET

Ayette bir şeyin bir şey olarak kılınması ALLAH’ın taktiri olarak ifade ediliyor. Mesela gecenin sükünet kılınışı gibi. Ayete göre kaderin anlamı ALLAH’ın varlığa (gece) güç yetirmesinde ortaya çıkmaktadır. ALLAH’ın geceye güç yetirmesi onu (geceyi) bir şey olarak (dinlenme zamanı) kılması veya yaratması demektir. O halde ALLAH’ın takdiri ayete göre birşeyin bir şey olarak yaratılması veya kılınması anlamına gelmektedir.

Kalem suresi 23-25 ayetlerde kader kelimesi azmetmek , kararlı olmak anlamında kullanılmıştır: ” Bugün orada hiçbir düşkün kimse yanınıza sokulmasın ” diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler ” KALEM SURESİ 23-25. AYET

Azmetmek ve niyet etmeye güç yetirmek , azmetmek ve niyet etmek, azim ve kararlılık içinde olmak anlamına gelir.

Kader kelimesi Kamer suresi 10- 12 ayetlerde bir işi düzenlemek , planlamak anlamına geliyor:” O da ” ben yenildim bana yardım et ” diye Rabbine yalvarmıştı. Biz de bunun üzerine göğün kapılarını boşalan sularla açtık. Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık her iki su belirtilen bir ölçüye göre birleşti ‘’ Bütün bu yan anlamlar , kaderin esas ve temel anlamı olan güç yetirme ile ilgili olduğu gibi, Al-i İmran suresi 29. Ayete göre:

” DEKİ ; İçinizde olanı gizleseniz de açıklasanız da ALLAH onu bilir. Göklerde ve yerde bulunanları da bilir ve ALLAH’ın gücü herşeye yeter ” AL-İ İMRAN SURESİ 29. AYET. Ayetin genel olarak iki anlamdan oluştuğu söylenebilir . Bunlardan birincisi içinizde olanı gizleseniz de açıklasanız da ALLAH’ın onu bildiği ve ALLAH’ın göklerde ve yerde olanı bildiğidir. Diğer anlam ise ALLAH’ın herşeye gücünün yetmesidir, ilk bakışta bu iki anlam arasındaki bağın ne anlamda olduğu çok açık değildir.

Ancak yapısal anlambilim açısından ayeti dil ve konu bağlamına göre değerlendirecek olursak birinci kısımdaki anlamın ÖZEL , ikinci kısımdaki anlamın GENEL olduğunu, buna bağlı olarak ta ALLAH’ın her şeye gücünün yetmesi anlamının içerisinde ALLAH’ın göğüslerde olan ile yerde ve göklerde olanı bildiği anlamının bulunduğunu söyleyebiliriz . Yani ALLAH’ın herşeye güç yetirmesinin özel şekli O’nun göğüsler ile göklerde ve yerde olanı bilmesidir. Dolayısıyla KADER ile ALLAH’ın ilmi arasında sıkı bir bağın olduğu bir başka ifade ile kaderin ALLAH’ın göğüslerde olan ile göklerde ve yerde olanı bildiği anlamına geldiği söylenebilir.

Günümüzde genel olarak KADER diye tanımlanan inanç cahilliyye döneminde daha katı şekliyle mevcuttu, onların bu inancı farklı kelimelerle tanımladıklarını görüyoruz. Bu alandaki etkin kelime “DEHR” dir.

” Dediler ki: Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman (DEHRU) yok eder.” Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar ” CASİYE SURESİ 24. AYET

MÜŞRİK ARAPLAR İNSANIN HAYAT ÇİZGİSİNİ KENDİLERİNİN SEÇTİĞİNE İNANMIYORLARDI. İnsanların bütün yaptıklarının kendileri için belirlendiğine inanıyorlardı. Hatta şirk kosmalarını bile ALLAH’ın dilemesinin sonucu olarak görüyorlardı.

ŞİRK KOŞANLAR DİYECEKKİ ; ” ALLAH DİLESEYDİ NE BİZ ŞİRK KOŞARDIK, ne atalarımız ve hiç bir şeyi de haram kılmazdık ” Onlardan öncekiler de, bizim zorlu azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar.

DEKİ ; ” Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak zan ve tahminle yalan söylersiniz ” ENAM SURESİ 148. AYET

Kader kelimesini kullanmamalarına rağmen, bugünkü kader inancının temellerini atacak olan çarpık anlayış onlarda tam olarak etkindi.

İnsan olmakta olan herşeye boyun bükmeli içine kapanmalıydı. Bu anlayışın İslam toplumunda egemen olmasında siyasi bir zeminin olduğuda açıktır. Geçmiş saltanat rejimlerinin (Emevi vb.) halka istediklerini yaptırması, kamu malını istedikleri gibi çar-çur etmelerine rağmen, karşı çıkılmadan razı gösterilmesi , Kader’i kabullenmek olacaktı. Eğer zulme ve adaletsizliğe karşı çıkılacak olursa, HAK ADINA BUNLARA KARŞI ÇIKMAK, ALLAH’A KARŞI ÇIKMAK yani ALLAH’IN KADERİNE KARŞI ÇIKMAK SAYILACAKTI ! ..

KUR’AN inancında ise ALLAH’ın kainattaki mutlak egemenliği söz konusudur. Ancak yaşamsal açıdan yaptıklarından sorumlu olan insan seçim özgürlüğüne sahiptir …

DEKİ ; Siz ona İSTER İNANIN, İSTER İNANMAYIN; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o (Kur’an) okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar ”

İSRA SURESİ 107. AYET

” Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İSTER ŞÜKREDİCİ OLSUN ,İSTER NANKÖR ” İNSAN SURESİ 3. AYET

” Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin ” BAKARA SURESİ 152. AYET

GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ İNSANIN SEÇME HAKKI KENDİSİNE VERİLMİŞTİR

bu konuda doğru yol, doğru rehber de kendisine sunulmuştur. İnsanın “DOĞRU NAMINA NE VARSA ORTAYA KOYAN KURAN’a gönlünü açmasını, altını çizerek özellikle vurgulamaktadır. İmtihanın gereği de seçme ve istediğini yaşama özgürlüğünü içermektedir..

EVET KADER CENAB-I HAKK’IN İLMİNDE EŞYAYA ÇİZİLMİŞ BİR PROJEDİR Bir şeyi bilmek ise o şeyi vücuda getirmek, demek değildir…

MESELA, siz kafanızda bin tane binanın plânını tutsanız, yüzlerce fabrikanın fizibilitesini tasarlasanız bunlardan hiçbiri sırf kafanızda tuttuğunuzdan dolayı vücuda gelmez…

ONLARIN VUCUDA GELMESİ İÇİN İRADE VE KUDRETE İHTİYAÇ VARDIR.

Aksi halde, kafanızda tasarladığınız bina veya fabrikayı sadece siz bilirsiniz. Hayalen onun içinde dolaşır durursunuz ve hayalinizdeki en küçük bir kesinti de o fabrika veya o binayı ortadan kaldırıverir. Hatta, muhayyileniz yardımını kestiğinden dolayı hiç düşünmemiş ve tasarlamamış gibi olursunuz…

MESELA BİR TREN DÜŞÜNELİM . Bu trenin iki istasyon arasında katedeceği mesafe, zamanlama açısından bellidir. İNCE HESAPLARLA HESAPLANMIŞ BU NETİCE TRENİN HAREKETİNDEN ÇOK ÖNCE BİLİNİR İşte bu bilinen netice bir plân ve projedir. MESELEYİ KONUMUZLA İLİŞKİLENDİRİRSEK biz buna KADER DERİZ. Şu kadar var ki, elimizdeki bu ma’lûmat ve kader, treni harekete geçiren cebrî bir güç değildir.

YANİ TREN BU PLAN VE PROJEDEN SONRA DENİLEN SAATTE DENİLEN İSTASYONA GİTMİYOR , belki tren o vakitlerde oralara gideceği için bu plân ve projede, yani trenin kaderinde bu böyle yazılıp kaydediliyor. Çünkü ilim malûma tâbidir. Nasıl olacaksa öyle bilinmekte ve hakkındaki takdir ona göre yapılmaktadır…

Cenâb-ı Hakk’ın ilmi, manzar-ı a’lâdan ÇOK YÜKSEK BİR NOKTA olmuş ve olacak bütün eşyaya bir anda ve bir noktaya baktığı gibi bakar. O’nun ilminde, sebep-netice, illet-ma’lûl, başlangıç ve sonuç iç içedir ve hepsi tek noktanın içine sıkıştırılmıştır. O’nun için orada EVVEL-AHİR, önce ve sonra diye birşey yoktur. YANİ ALLAH’IN İLMİ HER ŞEYİ TÜM KUDRETİYLE KUŞATMIŞTIR. Takdirini de bu ilmiyle yapmaktadır. Öyleyse bu takdir, iradî fiillerde, irade devre dışı tutularak yapılmamıştır…

BİR ÖRNEK DAHA VERECEK OLURSAK ; Hayat bir santranç oyunuysa,Santranç oyununun kurallarını ALLAH koymuştur. Ezeli ilmiyle bizim hangi hareketleri potansiyel olarak yapabileceğimizi bilmektedir. Bu Allah’ın bize verdiği yetkiyle, ALLAH BİLDİĞİ İÇİN BİZ KADERİMİZİ ÇİZMİYORUZ, BİZİM O KADERİ ÇİZECEBİLECEĞİMİZİ ALLAH BİLDİĞİ İÇİNDİR. Burada bir yaptırım yoktur, imtihanın ve adaletin gereği budur. Rahmetiyle her şeyi kuşatan ALLAH böyle takdir etmiştir. Her kişi yapmış olduğu kendi kararlarıyla yargılanacaktır ..

” Ve şüphesiz ki, insan için kendi çalıştığından başkası yoktur. Ve elbette ki, çalışmasını yakında görecektir. Sonra (onun çalışması) en tamam bir mükâfaat ile mükâfaatlandırılacaktır. Ve şüphe yok ki, en son gidiş Rabbinedir ”

HER İNSANIN AMELİNİ BOYNUNA DOLADIK (İsra, 17/13) âyeti de bize bu hakikati anlatmaktadır.

YANİ KADERİN İNSAN FİİLİ VE BUNUN EZELDE TESBİTİYLE BİR ALAKASI YOKTUR ..

Kader meselesinde insanın iradesini ilgilendiren nokta ile tabii ve kevni hadiseleri ilgilendiren ciheti birbirinden ayırmak gerektiğini ifade ederken kaderin insan fiili ile ilgili olmadığını tabii ve kevni hadiselerle ilgili olduğunu da belirtilebilir. Dolayısıyla insan fiilini ve bunun ezelde tespitini kaderin anlamı içine almak yorumla sözkonusu olup, bu da belli bir mantıkla probleme yaklaşmak ve belli bir kültür çerçevesinde problemi değerlendirmekle gerçekleşmektedir.Zaten kader kelimesi ile KUR’AN’da insan fiilinin kastedilmiş olması KUR’AN’ın uslübüna da aykırıdır.Zira kader ile insan fiili kastedilmiş olsa bu, insan fiiline ayrı bir varlık kategorisi vermek yani insan fiilini daha somut bir tarzda mustakil bir varlık imiş gibi değerlendirmek anlamına gelir. Halbuki fiil insana bağlı olarak anlaşılan soyut karakterli bir şeydir.

Şairin dediği gibi ;

KADER BEYAZ KAĞIDA SÜTLE YAZILMIŞ YAZI ELİNDEYSE BEYAZDAN GELDE SIYIR BEYAZI

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx